Granit Fiyatı Nedir? — Taşın, Sözcüklerin ve Değerin Edebî Yüzü
Kelimelerin Taşıyla Başlayan Bir Hikâye
Bir edebiyatçı için dünya, kelimelerin ördüğü görünmez taşlardan oluşur. Her sözcük, bir anlam katmanıdır; her cümle, bir duvarın örülüşü gibidir. Tıpkı granit gibi, bazı kelimeler de serttir, dayanıklıdır, yüzyıllar geçse bile aşınmaz.
Peki, biz bugün “Granit fiyatı nedir?” diye sorduğumuzda, aslında neyi soruyoruz?
Bir malzemenin piyasa değerini mi? Yoksa insanın doğaya biçtiği anlamın edebî ağırlığını mı?
Bu yazı, taşın sessizliğinde yankılanan sözcükleri duymaya çalışan bir edebiyatçının denemesidir. Çünkü bazen bir tezgahın üzerindeki granit, bir karakterin kalbinden daha sağlam, bir hikâyenin omurgasından daha derindir.
Edebiyatın Granitleri: Sertlik, Direnç ve Zaman
Edebiyat tarihinde granit gibi sağlam duran karakterler vardır. Dostoyevski’nin Raskolnikov’u, Steinbeck’in Tom Joad’ı, Orhan Pamuk’un Ka’sı…
Her biri içsel bir fırtınanın, vicdanın, kimliğin ağırlığını taşır.
Granitin dayanıklılığı gibi, bu karakterler de zamanın aşındırıcı etkisine direnir.
Onlar, bir tür “varoluş taşıdır.”
Okurun zihninde yıllar geçse de kalırlar — tıpkı doğadaki granitin yüzyıllarca aynı yerde durduğu gibi.
Bu bağlamda “granit fiyatı” sorusu, bir anlamda edebiyatın değeriyle eşdeğer hale gelir.
Bir taşın fiyatı nasıl ki çıkarıldığı yerin derinliğiyle ölçülürse, bir metnin de değeri, yazarın ruhunun ne kadar derine indiğiyle ölçülür.
Değer ve Bedel: Piyasanın Diliyle Edebiyatın Dili Arasında
Piyasada granitin fiyatı metrekare üzerinden belirlenir.
Kalite, renk, damar yapısı, ithalat durumu gibi unsurlar bu bedeli değiştirir.
Ortalama olarak granit fiyatları metrekarede 1500 ila 3500 TL arasında değişebilir.
Ancak bir edebiyatçının gözüyle bakıldığında, bu rakamlar yalnızca “bedel”dir; asıl mesele “değer”dir.
Değer, yalnızca ekonomik bir ölçü değildir.
Bir taş, bir şiirin metaforu haline geldiğinde, fiyatını değil anlamını taşır.
Ahmet Haşim’in “Merdiven” şiirinde olduğu gibi, kelimeler bazen ışığın taşla dans ettiği bir sahnedir.
Orada fiyat değil, duygu vardır.
O yüzden bir yazar graniti anlatırken, aslında kendi içindeki dayanıklılığı, kırılmayan tarafını anlatır.
Belki de insanın taşla kurduğu ilişki, bir pazarlık değil; bir aynalanmadır.
Taş bize sabrı öğretir, biz ona anlam yükleriz.
Taşın Anlatısı: Doğanın Romanı
Her granit bloğu, doğanın binlerce yıllık hikâyesinin bir parçasıdır. Jeolojik olarak granit, yerkürenin derinliklerinde oluşur.
Yavaş soğur, kristalleşir, sabreder.
Bu süreç, bir romanın yazılma sürecine benzer:
Bir fikir ısınır, olgunlaşır, sonra kelimelere dönüşür.
Edebiyat da böyledir.
Bir yazar, taş gibi sabırla yoğurur metnini; okur ise onu zamanla işler, yorumlar, dönüştürür.
Bu yüzden granit yalnızca bir malzeme değil, anlatının sabrını temsil eden bir metafordur.
Belki de her yazar, bilmeden bir “granit ustasıdır” — kelimelerle taş yontar, duygularla yüzey kazır.
Fiyatın Ötesinde: Edebî Bir Değer Anlayışı
“Granit fiyatı nedir?” sorusu, bizi farkında olmadan kapitalizmin dilinden anlamın diline taşır.
Bir malzemenin ederi, onun işleviyle değil, insanda uyandırdığı çağrışımla ilgilidir.
Eğer bir taş, bir şiiri hatırlatabiliyorsa, onun fiyatı artık metrekareyle ölçülmez.
O taş, bir sembole dönüşmüştür — zamanın direnci, emeğin estetiği, sabrın sesi haline gelir.
Belki de asıl sorulması gereken şudur:
Bir metnin, bir duygunun, bir sabrın fiyatı nedir?
Granitin metrekaresi 3000 TL olabilir; peki ya insanın içindeki taşlaşmış hatıraların bedeli?
Yorumlara Açık Bir Düşünce: Okurla Taşın Diyaloğu
Okur, her zaman anlamın ustasıdır.
Bir edebiyatçı yazar, ama okur tamamlar.
Granitin hikâyesi de böyledir — o, doğada sessizdir; insan dokunduğunda konuşur.
Bu yüzden yazının sonunda soruyorum:
– Sizce bir taşın gerçek fiyatı neyle ölçülür: pazarla mı, anlamla mı?
– Granit, size hangi edebî karakteri hatırlatıyor — sertliğiyle Heathcliff’i mi, yoksa sabrıyla Mevlânâ’yı mı?
– Bir duygunun “granit kadar dayanıklı” olabileceğine inanır mısınız?
Sonuç: Sözcüklerin Taşla Buluştuğu Yerde
Granit fiyatı yalnızca bir rakam değildir; o, insanın doğayla, anlamla ve kelimeyle kurduğu ilişkinin yansımasıdır.
Edebiyat bize şunu öğretir:
Fiyat, geçicidir; anlam, kalıcı.
Bir tezgahın yüzeyinde parlayan granit, aslında insanın iç dünyasının aynasıdır.
Ve belki de her taş, bize şunu fısıldar: “Beni satın alma, beni anla.”