Aşağıda, güç, iktidar, kurum, ideoloji ve vatandaşlık eksenlerinde düşünsel bir analizle “Gamma Knife Türkiye’ye kim getirdi?” sorusunu ele alan özgün bir siyasal bilim blog yazısı var:
—
Güçten Teknolojiye: Gamma Knife Türkiye’ye Nasıl Girdi?
Her siyaset bilimci bilir ki teknolojik sistemler salt mühendislik başarıları değildir; bunlar aynı zamanda iktidar projelerinin, sağlık politikalarının ve toplumsal düzenin bileşeni olarak işlev görür. Bir toplum, hangi teknolojiyi edindiğini seçer; bu seçimler, kaynak dağılımı, değerler ve kurumlar arasında kurulmuş dengelerle şekillenir. Türkiye’de Gamma Knife’ın sahneye çıkarılması, yalnızca bir tıbbi gelişme değil; bir güç mücadelesi, ideolojik tercihler zinciri ve devlet-sivil sektör ilişkisinin ürünüdür.
Gamma Knife’ın Temelleri: Teknoloji, İktidar ve Sağlık Kurumları
Gamma Knife, İsveçli nöroşirürji uzmanı Lars Leksell tarafından geliştirilen bir stereotaktik radyocerrahi cihazıdır. [1] Cihazın Türkiye’ye getirilişi, salt bilimsel hevesle değil; sağlık sistemi, araştırma altyapısı ve kamu-özel sektör dengeleri ile ilgilidir. Türkiye’de Gamma Knife’ı ilk uygulayan kişi Prof. Dr. Türker Kılıç’tır — 1997 yılında bu teknolojiyle Türkiye’de ilk prosedür gerçekleştirilmiştir. [2]
Bu girişim bir adımdır ama ardında bir proje vardır: kamu kaynaklarının bu teknolojiye tahsisi, özel yatırımların devreye girişi, uluslararası tedarik zincirleriyle bağlantılar, lisans, ithalat, düzenleme ve kurumlararası pazarlıklar… Sağlık Bakanlığı, üniversiteler, özel klinikler, finansörler — hepsi bu sürece dahil olmuştur.
İktidarın Teknoloji Tercihi: Hangi Sesler, Hangi Talepler?
Teknoloji seçimleri ideolojiyi barındırır. Gamma Knife gibi ileri düzey bir sistem, “yüksek maliyetli sağlık çözümleri”, “elit teknolojik prestij” ve “verimlilik iddiası” ile ilişkilidir. Bu tür bir tercih, sağlıkta eşitsizlik riskini — kimlerin erişebileceği, kimlerin edemeyeceği — gündeme getirir. Bu teknoloji genellikle büyük şehirlerde, üniversite hastanelerinde ve özel klinik ağlarında yoğunlaşır; kırın, kırsal bölgelerin hastalarına erişimi zordur.
Burada erkeklerin stratejik-iktidar söylemi ile kadınların demokratik katılım söylemi arasında bir gerilim çıkabilir: erkek bakışı “bu teknolojiyi ben getiririm, prestij kaynağı, devlet gücünü gösterir” derken; kadın perspektifi “bu insanlara yaygın ulaşım sağlamalı, kamusal sağlıkta eşitlik sağlanmalı” diyerek toplumsal katkı, hesap verilebilirlik, halkın talep hakkı vurgusunu öne çıkarır. Bu ikili analiz, teknolojinin kim için getirileceği sorusuna bizi yönlendirir.
Kurumlar, Lisans ve Düzenleme
Gamma Knife’ın Türkiye’ye getirilmesi sadece cerrahi operasyonla sınırlı değildir. Söz konusu süreçte:
– Devlet düzenlemesi: ithalat izinleri, cihazın denetimi, radyasyon güvenliği düzenlemeleri, Sağlık Bakanlığı’nın ruhsat süreçleri gibi kurumlar devreye girer.
– Üniversite-özel sektör işbirlikleri: Prof. Dr. Türker Kılıç gibi akademik aktörler, özel klinik bağlantılarıyla teknoloji getirme gücüne sahip olur; bu da kamu-özel sektör sınırlarının bulanıklaşmasıdır.
– Finansman anlaşmaları: yüksek maliyetli cihazların ithalatı, bakım anlaşmaları, lisans ücretleri, teknik destek… bunlar finansal ilişkilerin gücünü gösterir.
– Vatandaşlık ve erişim: teknoloji var ama herkes erişemiyor olabilir. En azından SGK anlaşmaları veya sübvansiyon politikaları belirleyici olur.
Bu kurumlar, ideolojik tercihler doğrultusunda şekillenir: devletin rolü ne kadar büyük olmalıdır? Özel sektör ne kadar müdahil olmalıdır? Sağlık hakkı evrensel midir, yoksa piyasaya bırakılabilir mi? Bu sorular, teknolojinin toplumda nasıl dağıtılacağını belirler.
Vatandaşlık, Erişim ve Güç Münasebetleri
Gamma Knife Türkiye’ye geldiğinde, kimlere sunulacağı, kimlerin ödeyeceği, kimlerin öncelikli olacağı soruları ortaya çıkar. Bu noktada vatandaşlık ilişkisinin teknolojik versiyonu devreye girer. Vatandaşlık hakları, sağlık altyapı kaynaklarına eşit erişim, belli teknolojilerin kamusal hâlde sahip olunması gibi kavramlar tartışılır.
Erkek stratejik bakış açısı şöyle diyebilir: “Teknolojiyi getir, prestij senin olsun, herkes sırası gelince faydalansın.” Kadın katılımcı perspektifi gerekir: “Getirilsin ama kamu erişimini güvence altına al, sübvansiyon sağla, bölgelerarası eşitsizliği azalt.” Bu söylem çatışması, siyasi güç ve toplumsal normlarla beslenir.
Soru ve Düşünceler: Teknoloji Kim İçin, Kim Tarafından?
– Gamma Knife teknolojisini Türkiye’ye getirmek kim için bir zaferdir — elit hastalar mı, siyasi prestij mi, bilimsel gurur mu?
– Bu teknoloji, toplumsal eşitsizlikleri derinleştirir mi, yoksa kamusal sağlık hakkını genişleten bir adım olabilir mi?
– Günümüzde benzer gelişmeleri yönlendiren güçler kimlerdir — devlet mi, sermaye mi, akademi mi, uluslararası şirketler mi?
– İleride başka ileri medikal teknolojiler geldiğinde, onların dağılımı nasıl şekillenecek? Kimin lehine olacak?
Gamma Knife’ın Türkiye’ye getirilmesi meselesi, sembolik bir olaydır: teknoloji, iktidar, kamu-özel sektör ilişki ağı ve vatandaşlık hakları arasında kesişim noktasıdır. Teknoloji salt teknik değildir; politikadır, gücün yeni sahasıdır. Eğer teknolojiyi kim getiriyorsa, kimlerin erişeceğini de belirler.
Okuyucuya davet: Bu örnek üzerinden, başka hangi ileri teknolojilerin erişim mücadelesi içinde olduğunu düşünebilirsin. Sağlık, eğitim, enerji, iletişim teknolojileri… kim getiriyor, kim kontrol ediyor, kim fayda sağlıyor?
—
Sources:
[1]: https://www.kadirtufan.com/gamma-knife-tarihcesi-dunyada-gamma-knife.html?utm_source=chatgpt.com “Gamma knife tarihçesi: Dünyada Gamma knife – Kadir Tufan”
[2]: https://gammaknifetr.com/gamma-knife/?utm_source=chatgpt.com “Gamma Knife Nedir? Nasıl Yapılır? | Prof. Dr. Türker Kılıç”